CEZA HUKUKUNDA GEREKÇELİ KARAR İLE ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK HAKKI EĞİTİMLERİ BAŞLADI

11 Mayıs 2022
Türkiye Adalet Akademisi

Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi İçin Yargı Mensuplarının Kapasitesinin Artırılması Ortak Projesi kapsamında “Ceza Hukukunda Gerekçeli Karar” İle “Özgürlük ve Güvenlik Hakkı” Eğitimleri programı Ankara’da düzenlendi.

Türkiye Adalet Akademisi (TAA) tarafından Yargı Kararlarında Gerekçelendirme Çalışması kapsamında Ceza Hukukunda Gerekçeli Karar ile Özgürlük ve Güvenlik Hakkı Eğitimleri programına Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz, Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir, İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü Genel Müdürlüğü Bölüm Başkanı Frederic Dolt, hâkim-savcılar ile akademisyenler katıldı.

Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz, adaletin adil bir şekilde tecelli etmesinde her bir kararın gerekçesinin de kararın kendisi kadar önemli olduğunu vurguladı.

ÖZDEMİR: HUKUK BİLİMİNE ÖNEMLİ KATKILARI OLACAKTIR

Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir, “Ceza Hukukunda Gerekçeli Karar” İle “Özgürlük ve Güvenlik Hakkı” Eğitimleri programında, önemli bir gündemin açılışını yapmaktan mutluluk duyduklarını belirtti. Başkan Özdemir: “ Yenilenen ve güçlenen yapısı “Güven Veren Adalet İçin Etkin Eğitim” anlayışını temel alan vizyonuyla, çalışmalarına ara vermeden devam eden Türkiye Adalet Akademisi; Aday Eğitimi, hâkim ve savcı eğitimleri, kamu kurumlarına yönelik hukuk ve adalet konularında düzenlenen Hizmet İçi Eğitimler ile yabancı ülke hâkim ve savcılarına yönelik Yurt Dışı Eğitimler olmak üzere; dört alanda eğitim faaliyetlerini sürdürmektedir.

Hedefimiz; hukuka ve insan haklarına bağlı, tarafsız, bağımsız, hür vicdanıyla karar veren, meslek etik ilkelerini benimseyen, toplumun adalet ihtiyacına cevap verebilecek nitelikte hâkim ve savcılar yetiştirmektir. Bu amaçla; Uygulamaya dayalı eğitim modeli; Akademinin eğitim faaliyetlerinin temelini teşkil etmektedir. Bu modelin merkezinde de, dava dosyalarının iyi analizi, delillendirme ve gerekçe yazımı bulunmaktadır. Hukuk metodolojisine uygun karar yazımı, bir hukuki gerekçelendirmenin temelinde kaleme alınmış yargı kararlarının ortaya konulması denetlenilebilirliği artıracaktır.

ÇALIŞMANIN AMACI STANDARTLARIN BELİRLENMESİ VE GELİŞTİRİLMESİDİR

Yargı kararlarında gerekçelendirme çalışmasını, hâkim ve savcılar ile adayların gerekçe konusunda yetkin mesleki bilgi ve beceriye sahip olmalarını sağlama düşüncesiyle paydaşlarımızla birlikte, 2020 yılı Ekim ayında başlattık.  Çalışmanın amacı; yargı sistemimizde karar yazma tarzının sistemli bir biçimde yeniden oluşturulması, standartların belirlenmesi ve geliştirilmesidir. Bu çalışmanın merkezinde de; tarafların iddia ve savunmalarının etkisinde kalmadan, vakaların objektif olarak ortaya konulması; tarafların iddia ve savunmalarını dikkate alarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ve hukuki meselenin tespit edilmesi; hukuki nitelendirmenin doğru yapılarak delillerin tartışılması, değerlendirilmesi ve gerekçelendirilmesi ile karar metinlerinde hukuki terim ve kavramların titizlikle seçilerek, Türkçenin doğru ve etkili biçimde kullanılması bulunmaktadır.

Türkiye Adalet Akademisi tarafından hayata geçirilen bu çalışmanın, Adalet Bakanlığı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Türkiye Barolar Birliği ile birlikte yürütülmesi planlanmaktadır. Temel hedefimiz; meselenin tüm paydaşlar tarafından içselleştirilmesi ve sonuç alınmasıdır.  Bu çalışmayı, 3 yıllık bir sürece yayılacak şekilde planladık. Çalışmanın paydaşları olan kurumların katılımıyla Çalışma Grubu, güzide üniversitelerimizi temsil eden hocaların katılımıyla da Bilim Kurulu'nu oluşturduk.  Yine bu çalışmanın; ihtiyaç analizlerinden başlayarak, sorunların tespit edilmesine, çözümlerin ulusal ve uluslararası çalıştaylarla olgunlaşmasına, elde edilen çıktıların yayınlara ve eğitim materyallerine dönüşmesine, diğer paydaşların aksiyon değişikliğinden mevzuat değişikliğine kadar birçok konuya ışık tutmasını hedefliyoruz.

PROJEDE ÖNEMLİ ÇALIŞMALARA İMZA ATTIK

Akademi olarak, Aday Eğitim Reformu çalışmalarımızın sonunda, belirlediğimiz meslek öncesi eğitim müfredatına Ceza ve Hukuk alanında “Gerekçeli Karar Yazımı” derslerini temel ders olarak koyduk. Akademi olarak çalışmalarımızı yürütürken, eş yararlanıcısı olduğumuz “Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi İçin Yargı Mensuplarının Kapasitesinin Artırılması Ortak Projesi’nin Ceza Hukuku alanına katkıları üst düzey olmuştur. Eğitim bileşeni kapsamında Avrupa Konseyi ile iş birliği içinde faaliyetlerimiz devam etmektedir.

Proje Yargı Kararlarında Gerekçelendirme Çalışmasının yanında Akademinin birçok faaliyetine destek olmuştur. Proje kapsamında birçok konuda ihtiyaç analiz raporları hazırlanmıştır. Ölçme ve Değerlendirme Merkezinin kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla toplantılar yapılmıştır. 3 HELP modülünün Türkçe dilinde ulusal adaptasyonu sağlanmıştır. Bu modüllerde farklı 12 eğitimle toplam 308 hâkim savcının eğitimini de tamamlamış bulunuyoruz. Ceza hukuku alanında yaklaşık bir yıl önce Akademide eğitim veren 40 hâkim ve savcıya yönelik Eğitici Eğitimi programını gerçekleştirdik.

1500 HAKİM-SAVCIYA MESLEK İÇİ EĞİTİM VERECEĞİZ

Savcılık uygulamaları, Ceza Mahkemeleri Uygulamaları, Sulh Ceza Hâkimliği Uygulamaları ve Ceza Hukukunda Gerekçeli Karar Yazımı derslerine yönelik meslek öncesi eğitici modüllerinin taslaklarını Avrupa Konseyi uzmanları ile hazırladık. Yaklaşık 250 katılımcı ile Mukayeseli Hukukta Gerekçeli Karar Semineri düzenledik. Bu seminerde Birleşik Krallık, İtalya, İspanya, Almanya, Fransa, ABD’den katılan hâkimler kendi yargı sistemlerinde gerekçeli karar yazma standartlarını ve stratejilerini aktardılar. Bu seminerin bir çıktısı olarak bu ülkelerin örnek mahkeme kararları ve seminerdeki sunumlarından oluşan bir rapor yayımlandı. Yargı Kararlarında Gerekçelendirme konusunda yerli ve yabancı temel eserlerin çevirisi tamamlanmak üzeredir. Terörizmin Finansmanı konusunda hazırladığımız meslek içi eğitim modülüne ilişkin çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bu toplantımızın konusu olan Ceza Hukukunda Gerekçeli Karar ve Özgürlük ve Güvenlik hakkı konularında meslek içi eğitim modülleri hazırladık. Ayrıca Akademi, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi hâkimlerinden oluşan 42 eğiticiye yönelik Eğitici Eğitimi programını gerçekleştirdik. Bugün başlayan bu eğitimlerle Türkiye’nin birçok şehrinde toplam 1500 hâkim-savcıya mesleki içi eğitim vereceğiz.

 

ÇALIŞMA TARİHİ BİR ÖNEME SAHİP

Bu çalışma Türk yargısı açısından tarihi bir önemi sahiptir. Amacımız hâkim ve savcılarımızın karar yazma konusundaki becerilerinin daha da gelişmesine katkı sunmaktır. Gerçekleştireceğimiz bu eğitimlerde gerekçenin genel esasları, gerekçeyi karar alma hakkına yönelik ulusal ve uluslararası içtihatlar kapsamında ele alarak, dinamik, interaktif bir yöntemle gerekçeli karar uygulamaları ve gerekçenin nasıl yazılması gerektiği hususlarında farkındalığın artırılmasını hedeflemekteyiz. Özgürlük ve güvenlik hakkı eğitimleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. Maddesinde yer alan temel unsurları, koruma tedbirlerinde ve özellikle tutuklama kararlarında gerekçelendirmenin keyfilikten uzak bir biçimde nasıl yazılması gerektiği hususları da eğitimlerimizin konusunu oluşturmaktadır. Konuşmamı bitirirken, Avrupa Konseyine, Proje ekibine ve katılımcılara teşekkür ediyor, eğitimin hedeflenen amaçlarına ulaşmasını diliyorum.” İfadelerine yer verdi.  

DOLT: OLDUKÇA İDDİALI BİR PROGRAMI BAŞARIYLA SONUÇLANDIRACAĞIZ

İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü Genel Müdürlüğü Bölüm Başkanı Frederic Dolt, “Ceza Hukukunda Gerekçeli Karar” İle “Özgürlük ve Güvenlik Hakkı” Eğitimleri programı açılış konuşmasında, Türkiye Adalet Akademisi ile birlikte 1500 hâkim ve savcıya ulaşma hedefinde olduklarını belirtti. Başkan Dolt; “Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi İçin Yargı Mensuplarının Kapasitesinin Artırılması Ortak Projesi kapsamında “Ceza Hukukunda Gerekçeli Karar” İle “Özgürlük ve Güvenlik Hakkı” Eğitimleri programı bugün başlıyor. Önümüzde bizi bekleyen çok zor bir görev var. Fakat bizi bekleyen bütün zorlukları birlikte aşacağımıza inanıyoruz.

ADALET AKADEMİSİNİ DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Türkiye Adalet Akademisi ile birlikte yaklaşık 1500 hâkim ve savcıya ulaşmayı amaçlıyoruz. Hizmet içi eğitim programından önümüzdeki yılın Mart ayına kadar faydalanmalarını amaçlıyoruz. Çok iddialı bir programı kararlı bir şekilde birlikte başaracağımıza inancım tam. Bu bağlamda Türkiye Adalet Akademisine özelikle teşekkür etmek istiyorum. Bu hedefe yönelik azimle çalışıyorlar. Bu kadar kısa bir süre içinde hâkim ve savcıların eğitilmesi için çok kararlı, güçlü ve yoğun bir şekilde çalışmalarını yürütüyorlar. Biz Avrupa Konseyi olarak elimizden gelen her şeyi bu projenin başarıyla sonuçlanması için yapacağız. Ve tekrar etmek istiyorum Adalet konusunda yargı alanında yaptığınız eğitim yargı uygulamalarının üretilmesi açısından çok önemli. Avrupa Konseyi olarak bu konuda kararlı bir şekilde Adalet Akademisini desteklemeye devam edeceğiz. Hedeflerimiz çok net, Adalet Akademisinin yargı alanındaki eğitimlerini desteklemek. İlgili konularda hâkim ve savcıların eğitimlerine katkıda bulunacağız. Ve somut sonuçlar görüleceğini ve Türk vatandaşlarının bundan faydalanacağını ümit ediyoruz.” İfadelerine yer verdi.  

YILMAZ: GEREKÇE KARARIN KENDİSİ KADAR ÖNEMLİDİR

Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz, Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi İçin Yargı Mensuplarının Kapasitesinin Artırılması Ortak Projesi kapsamında düzenlenen Ceza Hukukunda Gerekçeli Karar İle Özgürlük ve Güvenlik Hakkı Eğitimleri programı açılışında, hâkimlik ve savcılık mesleğinin sorumluluklarının hayati öneme sahip olduğunu vurguladı. Bakan Yılmaz: “ Hâkimlik ve Savcılık mesleği hayati öneme sahip büyük bir sorumluluktur. Adalet gibi yüce bir değerin hizmetkârı olmak her insana nasip olmaz. Bu açıdan hâkim ve savcının nitelikleri son derece önemlidir. Ahmet Cevdet Paşa’nın Mecelle’de ifade ettiği gibi Hâkim, hâkim, fehim, müstakim, emin, mekân ve metin olmalıdır. Hâkim olmalı yani, ilim ve hikmet sahibi olmanın yanında aynı zamanda ehliyet ve liyakat sahibi olmalıdır. Başta Anayasaya ve yasalara olmak üzere, hukukun temel ilkelerine hâkimiyetiniz tam olmalı. Hikmet sahibi olarak, hükümlerimizi adil vermelisiniz. Bunun yolu da önce liyakat, alın teri ile kendinizi geliştirmek, yetiştirmek, emekli olana kadar anı dolu dolu bir meslek hayatı geçirmektir.

Fehim olmak, yani akıllı olmak, mantıklı olmak, anlayışlı olmak, muhakeme yeteneğini güçlü tutmak da gerekir. Vereceğiniz kararın adil, doğru ve isabetli olmasının yanında en başta dosyanın tarafları olmak üzere, toplumun her kesimi tarafından da anlaşılabilir olması, yeterli ve sağlam bir gerekçeyle her türlü tereddütten uzak, açık ve saygın bir üslupla ve doğru Türkçeyle kaleme alınmış olması son derece önemlidir.

Müstakim olmak, yani dürüst, dengeli, ölçülü ve dosdoğru olmak da gerekir. Eğer bir hâkim, müstakim olursa vereceği karar kadar davranışları da insanlarda güven temin eder. Onun için de emin olmak, güvenilir olmak gerekir. Herkes sizin adil olduğunuzu, güvenilen biri olduğunuzu bilmelidir. İnsanlar sizin önünüzde hak ararken, kendi aleyhine verilen bir karar bile olsa “adalet yerini buldu” diyebilmelidir.

Metin olmak, mesleğin onurunu, ağırlığını her hal ve davranışımızda taşımak, onurlu, kişilikli, karakter sahibi olmak ve bunun hayatının her anına yansıtabilmek gerekir. Zira bir hâkim savcı, her kaydu şartta kontrolünü kaybetmeyerek soğukkanlılığı bilmelidir.

HÂKİM VE SAVCI YARDIMCLIĞI MÜESSESİ HAYATA GEÇECEK

Hâkimler ve savcılar, hak ve adalet neyse ona sahip çıkarak, hakkı tespit edip sahibine vererek, baskıya, tehdide, etkiye karşı dirençli olarak görevini yapmalıdır. Yargıya güven konusunda aldığımız eleştirileri azaltmak, sizlerin iyi şekilde kendinizi yetiştirmenize, geliştirmenize bağlıdır.  Bu çerçevede, hâkimlerimizin ve savcılarımızın iyi yetişmesini sağlamak amacıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planında da yer alan ve Bakanlık olarak bizim de üzerinde çalıştığımız hâkim-savcı yardımcılığı müessesesini hayata geçireceğiz. Diğer taraftan hâkim ve savcılarımızın mesleki donanımlarının arttırılması, değişen şartlara uyum sağlaması için onlara çok şey kazandırdığına inandığımız teftiş müessesini daha etkin ve verimli şekilde devreye koymak için de çalışmalarımız sürmektedir.

İhtiyari olarak devam eden meslek içi eğitimlerimize, zorunlu meslek içi eğitimleri de ekleyeceğiz. Bu açıdan ihtiyaç duyulan konularda hâkim savcılarımızın mesleki gelişimlerinin daime güçlü ve daha iyi seviyelere yükseltilmesi noktasında çabamızı ortaya koyacağız.

Önünüze bir uyuşmazlık geldiğinde, öncelikle usul kurallarının sonrasında maddi hukuka ilişkin kuralların tastamam somut olaya uygulanması, öte yandan yargısal içtihatlatın ve doktrindeki gelişmelerin de göz önünde bulundurulması, verilen kararların isabetli olması bakımından önemlidir. Hâkimin görevi hak ve adalet ile hükmetmektir. Hâkim ve savcının vicdanı, Anayasaya kanunlara, hukukun genel ilkelerine ve yüksek adalet duygusuna bağlı olmalı ki, adil bir karar tesis edilebilsin. Sizden, sizin adaletinizden zayıflar ümitsizliğe düşmesin, kuvvetliler sizden taraftarlık ummasın. Verdiğiniz kararlar adalet terazisinin ayarlarını bozmasın. Sizden hak bekleyenler kararınızı okuduğunda hak yerini bulmuş inancını taşısın.

VERDİĞİNİZ KARARIN ARKASINDA DURABİLMELİSİNİZ

Hâkim ve savcı bağımsız, tarafsız, adil olarak verdiği kararın arkasında dimdik durmalıdır. Verdiği kararı kamuoyu ayağa kalktı diye değiştiriyorsa burada ya karar yanlıştır ya da gerekçesi yetersizdir, doğru değildir. Doğru bir kararı yanlış gerekçeyle eksik yetersiz gerekçeyle kendi eliyle eğri hale getirmemelidir. O yüzden kararların gerekçesinin doyurucu olmasına son derece önem vermemiz gerekmektedir.  Her bir kararın gerekçesi de, kararın kendisi karar önemlidir. Kararı okuyanlar dosyaya hâkim ve savcı kadar vakıf olmayabilirler. Dosyanın delilerini, tarafların iddia ve savunmalarını bilmeyebilir. Kanundaki kavramları tekrarlamak yerine dosyadaki delilleri iyice irdeleyerek öyle bir gerekçe yazılma ki, kararın doğruluğunun şüphesi olan biri dahi gerekçeyi okuduğunda “ Bu karar doğrudur, ben yanlış anlamışım, eksik ve yanlış bilgilerle kararın yanlış olduğuna hükmetmişim”  kanaatine varabilmelidir.

Yargıya yapılan eleştirilerin büyük bir kısmının karar gerekçelerinin yetersizliğinden ve ikna ediciliğinden uzak olmasından kaynaklandığını görüyoruz. Gerekçeler doyurucu ve ikna edici olsa, emin olun yargıya yapılan eleştirilerin önemli bir kısmı da olmayacaktır. Doğru karar, aleyhine verilen insanı da saygıya sevk eder. Yanlış karar lehine olan insanı dahi kararı verene saygı duymaya yöneltmez. Onun için hâkim ve savcılarımızın, kararların doğru ve adil olmasına gerekçelerin doyurucu olmasına hassaten önem göstermeleri gerekmektedir. Bu çalışmaların her birinize önemli katkılar sunacağına inanarak, hepinize teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.